The Green Machine firmasının kurucusu ve Aquascape sanatçısı James Findley ile Crimson Sky ismindeki çalışması üzerine yapılan röportajı siz takipçilerimizin için Türkçe’ye çevirdik. Umarız beğenirsiniz:

James Findley ile Söyleşi

Bugün yine Green Machine‘in kurucusu James Findley ile beraberiz.

James, oldukça üretken ve etkileyici aquascape tasarımlarınız var. Peki senin en sevdiğiniz tasarımınız hangisi?

James Findley Crimson Sky Röportajı
James Findley Crimson Sky Röportajı

Bu cevaplaması oldukça zor bir soru çünkü her bitkilendirdiğim tasarımın ayrı bir keyfi var benim için. Natures Chaos’un ayrı bir yeri var çünkü çok popüler bir tasarım oldu ve çok güzel bir şekilde gelişti. Arizona da şu an çok güzel gelişiyor. Sadece birkaç hafta önce bitkilendirmiş olmamıza rağmen. Ama 120F’ler ve 50F’ler gibi sığ tanklar tasarlamaktan da keyif alıyorum, ki arkanızda gördüğünüz tank bunlardan biri. Çünkü suyun üzerine taşan kayalar ve hardscape üzerinde emers bitkilerin de yetişmesi güzel. Ve böylece tank daha eşsiz bir görünüme sahip oluyor. Artı, böyle bir tankla uğraşıyorken ıslanmıyorsunuz ve sığ tanklarda çalışması daha zahmetsiz ve keyif verici oluyor.

Bu çalışmanızın adı Crimson Sky değil mi? Yanlış telafüz etmiyorum sanırım. Niçin ismini Crimson Sky koydunuz?

İki banda sahip ve oldukça görsel bir tasarım yapmak gibi bir tutkum vardı ve bunu gerçekleştirirsem mutlu olacaktım. Arka planda bir bant kırmızı ve ön tarafta tankın önüne doğru yeşil bir bant. Kayalar ve hardscape ise ortalanmış ve bu iki bandı birbirinden ayıran üçüncü bir bant olacaktı. Arka plandaki kırmızı bitkilerin gün doğumu veya gün batımını temsil etmesinden dolayı bu tasarıma Crimson Sky (Kızıl Gökyüzü) ismini verdim.

Peki James benim gibi çok sanatla ilgili olmayan biri için, siz ilhamınızı ve ne yaratmak istediğinizi tarif ettiniz, ancak benim gibi biri için aklındaki resmi bir doğa akvaryumuna çevirmeyi hayal etmek bile nerdeyse imkansız. Peki bize bu süreçten biraz bahseder misiniz? Yoksa bu doğal olarak gelişen bir süreç mi?

Bunu anlatmak gerçekten çok zor. Crimson Sky kafamda standart set görünümünü kıracak biraz farklı bir konseptti.

Biraz farklı derken neyi kastediyorsunuz? Hangi yönden?

Crimson Sky tankta bir baştan başa uzanan bir kaya katmanı. Çok grafik bir şekli var ve 3 ayrı katmandan oluşuyor. İlk katman yeşil bir çim. İkincisi ise arka planın zemininden ön planın zeminini birbirinden ayıran bir taş hardscape. Ve üçüncü katman bir kontast bitki katmanı. Yeşile kontrast veren kırmızı bitki ise alternanthera.

Yanlış düşünüyorsam lütfen beni düzeltir misiniz? Bu tasarım geleneksel 3 yerleşim stilinin dışında öyle değil mi?

Evet dışında. 3 geleneksel yerleşim vardır. Birincisi ada şeklidir. Bir diğeri üçgen yerleşimdir. Kayalar bir köşeden karşıdaki ters köşeye doğrudur. Ada, şekil olarak genelde büyüktür ve merkezidir ayrıca üç açıdan da görünüm sağlar. Ve üçüncü yerleşim ise U şeklindeki yerleşimdir. Bir uçta bir grup taş belki de büyük bir büyük kaya parçası olabilir, diğer tarafta belki daha küçük kayalarla ortada bir U şekli oluşturacak bir yerleşimdir. Crimson Sky biraz bu kuralları çiğnedi. Yerleşimi bunlardan hiçbiri değil. Lineer kayaları tankın merkezinde görünür bir şekilde, arka yüksek bölüm ile öndeki sığ bölümü ayıracak bir barikat oluşturmak amacıyla kullandım.

Yakından baktığımızda kullandığınız kayanın sıradışı bir kaya olduğunu görüyoruz. Bu kayanın türü nedir?

Bir tür fosil ağaç. Çalışmayı sevdiğim kayalardan biri. Tam olarak bir ağaç nasıl görünmeliyse bu da o şekilde görünüyor. Üzerinde ağaç damarlarını, yaş halkalarını görebiliyorsunuz. Çok güzel. Moss türleri üzerine çok güzel tutunuyor ve ağacın yüzeyi üzerinde gelişerek yukarı doğru tırmanıyor. Yoğun ve suda hemen batıyor. Şu an bir kaya ama 230-240 milyon yıl önce ise bir ağaçmış ve fosilleşerek kaya formunu almış. Bir zamanlar ağaç olan bir şeyi burda kaya olarak görmek de gerçekten göz kamaştırıcı.

Tankın tam olarak nasıl denir bilmiyorum ama renk paletini konuşacak olursak, arkada olduğu gibi daha önce içinde hiç bu kadar çok kırmızı olan bir tank görmemiştim. Bu fikri nasıl geliştirdin, çünkü gerçekten harika görünüyor.

Genelde tanklar çoğunlukla yeşil tonlarında bitkilerle doludur ve kırmızı bitkiler tankta daha çok vurgu için kullanılır. Sadece kırmızı bitkileri geniş bir örtü, bir halı gibi kullanmak istedim, böylece biraz daha farklı gözükecekti. Yeşil ve kırmızı renk paletinde kontrast renkleridir. Birlikte olduklarında gayet hoş görünürler. Fikrim zaten bir bant yeşil, bir bant da kırmızı ve birlikteki kontrastlarıydı ki oldukça dramatik görünmeliydi.

Seçtiğiniz tanka tasarım sanırım oldukça güzel oturuyor. Bu yerleşim için tank seçiminizdeki sebepleri bize biraz anlatır mısınız? Yada öncelikle tankı seçip tasarımı tanka göre mi belirlediniz?

Tankları ilk gördüğümde, ADA’nın F serisindeki tanklarını gördüğümde, bu enteresan tanklarda neler başarılabilir diye düşünmeye başladım. Oldukça ilgi çekiciydi.

Peki sebep neydi? Şekil olarak görmeye alışık olmadığımız bir şekilde olması mıydı?

Evet geleneksel akvaryumlar daha derindir, bu yüzden emers bitki yetiştirmek isterseniz tamamen emers kurulum gerektirir. Bunda fantastik bitkiler yetiştirebilirsiniz. Ben konseptle oynamayı seviyorum. Burda olduğu gibi kayaları suyun dışına çıkartabiliriz. Ve kayaların suyun dışında kalan bölümlerini karasal yosunlar ile kaplayıp, eskimiş görüntüsü verebiliriz. Böylece kayalar sanki akarsuda orada 15-16 yıldır duruyorlarmış gibi bir görüntü elde etmek istedim ki kaya üstündeki yosunlar da gayet güzel gelişiyorlar ve mükemmel şekilde işe yaradılar.

Zaten dediğim gibi çalışırken ıslanmıyorsunuz ve sadece şu kadar derinliği olan bir tankla çalışması çok keyifli ve dibe erişmesi kolay, bitki ekimi kolay. Yaratıcı açıdan ise değişik olasılıklar için aklınızı kullanmanızı sağlıyor. Sığ tanklar uğraşması gerçekten keyifli tanklar.

Peki bu tasarımı bitkilendirirken zorluklarla karşılaştığınız oldu mu? Yoksa bitkilendirme gayet basit miydi?

Benim için oldukça kolay oldu. Bundan bir önceki Tributary isimli akarsu çakılları ve ağaç karışımı olan çalışmamı bitkilendirmiştim. Zorluğu ağaç ve taşların birlikte kullanılmasıydı. Taş ve ağacı birlikte düzgün bir şekilde kullanmalısınız. Taşlar ağacın yolunu kesmemeli ve ağacın tanktaki yoğunluğu hafifletilmeli. Birbirlerine iyi uyum sağlamalılar. Ağaç ve taşlarla çalışmak bu yüzden bazen zor olabilir. Bu da kendi içinde ayrı bir beceri olabilir. Yapmanız gereken şey taşları saklamak veya görünürlükten kaybetmek değil.

Peki tasarım konusunda verebileceğiniz tavsiyeleriniz neler olabilir?

Tasarımınız konusunda tutkulu olmalısınız. Fikir sahibi olmak için doğa yürüyüşlerine çıkmak ve doğada gördüğünüzü taklit etmek iyi bir tavsiye olabilir.

Peki neden doğaya yürüyüşe çıkıyor ve oradan esinleniyoruz?

Çünkü temel olarak akvaryumda doğanın bir parçasını yaratıyoruz. Bunlar doğa akvaryumları ve bizler de insanlarız. Örneğin kendi adıma, güzel bir orman gezisinde gördüğüm manzara bir doğa akvaryumuna dönüşebilir yada DisneyLand’e gittiğinizde gördükleriniz eski tip plastik dekorlu bir akvaryum olabilir. Ben sürekli bu doğa gezilerine çıkıyorum çünkü en titiz tasarım bile doğa kadar güzel olamaz. Zaten benim ve bizim yapmaya çalıştığımız da doğadaki güzelliğe en yakın tasarımları elde etmeye çalışmak.

Arkanızdaki tasarıma baktığımda balıkların tasarıma eklendiğini görüyorum ve doğa akvaryumu tasarımının son aşaması. Crimson Sky için hangi tür balıkları seçtiniz ve niçin seçtiniz?

Crimson Sky küçük bir akvaryum. Oldukça sığ. Bu yüzden küçük, çok küçük Rasbora‘ları seçtim. Bu tarafta da (akvaryumun sağ köşesini işaret ederek) Boraras Maculatus‘lar var, ve Boraras Brigittae var. Bunlar birbirlerine benzer küçük balıklar. İkisinin de üzerlerinde farklı işaretler var. Tasarıma göz alıcı renkler veriyolar. Biraz da renk karışımı için 6-7 adet Cardinal Tetra var. Böyle sığ bi tankta çalışıyorsanız ölçeği korumak için küçük balıklar seçmeniz çok önemlidir. Cardinal’dan büyük herhangi bir balık eklemek bence kötü gözükecektir.

Tankı izlerken görüyorum ki tankın dibinden kabarcıklar yükseliyor. Nedir peki onlar?

Sadece oksijen. Fotosentezin bir yan ürünü. Tanka karbondioksit verdiğinizde, bitkiler bunu bünyelerine alır ve yapıtaşı oluşturmak, bir başka deyişle büyümek için kullanırlar. Yan ürün olarak da oksijen verirler. Geceleri de bunun tam tersi olur. Bunlar aynen bir zamanlar okulda öğrendiğimiz gibi fotosentezin temel prensipleridir.

O halde böyle bir tank için karbondioksit bir gereklilik midir? Yoksa karbondioksitsiz de olabilir mi?

Şahsen karbondioksit desteği olmayan bir tankı bitkilendirmem. Low-tech tanklar hakkında yazılmış kitaplar var. Mesela en bilineni Diana Walstad’ın …

Low tech ile kastınız nedir? Karbondioksitsiz mi?

Aynen. Karbondioksitin olmadığı, düşük ışık, düşük gübre değerleri olan tanklara genel olarak Low-tech tank diyoruz. Diana Low-tech tanklar hakkında oldukça güzel bir kitap yazdı. Buna rağmen ben karbondioksit ile uğraştım ve Diana kızmasın ama mağazamda Low-tech bir tank olamaz maalesef. CO2 olmadan bu tanklar harabeye döner. CO2 kullandığınızda ne kadar başarılı olabileceğinizi görüyorsunuz.

Peki sonuçları neler? Farkedilebilir sonuçlar mı?

CO2 sahibi olmak bir kutu boya sahibi olmak gibi. Eğer CO2 kullanıyorsanız daha fazla bitki türü bakabilirsiniz. Yani karbondioksitiniz varsa renk paletinizdeki her rengi tek tek kullanabilirsiniz. Eğer CO2‘niz yoksa bu renklerin %15-20’si kadarını kullanabilirsiniz. Sanatsal açıdan bakıldığında sizi kısıtlayan bir durum. Tercihlerinizi kısıtlıyor. Ayrıca CO2 kullanıyorsanız bitkilerde çok daha hızlı bir büyüme elde edersiniz. Daha gür hale gelir bitkiler. Burda gördüğünüz gibi çok güzel çim bitkileri ekebilirsiniz ve ne kadar parlak ve gür bir şekilde yetiştiklerini görebilirsiniz. Dergi ve reklamlarda gördüğünüz tanklar hep CO2 kullanılan tanklardır. CO2‘li tanklar bu sebeplerle daha iyi görünürler. Bu resimler de sonuçta photoshoplanıyor ama bu bir endüstri sonuçta. Sonuç olarak bir defa sisteminize CO2 entegre ettiğinizde bu seçimden geriye dönmek çok zor. Low-tech tanklarda gelişim maalesef yavaş. Göze güzel gelebilir belki ama sonuçta seçimlerinizde sınırlanıyorsunuz. Microsorum’lar, anubias, vallisneria, moss’lar, cryptocoryne‘ler ve sword’lar ile sınırlısınız, ve genellikle bu bitkiler büyük bitkiler oluyorlar. Büyük bir tankınız varsa iyi duruyorlar. Ama küçük tanklarda ve nano tanklarda bu bitkilerle çalışmak karbondioksit takviyesi olmadan çok zor oluyor. Karbondioksitsiz gelişimleri her zaman daha yavaş ve daha sığ / seyrek olacaktır. Kısacası karbondoksit size daha hızlı sonuçlar verecektir ve tankınızdaki herşey daha hızlı gelişecektir. Ve gelişim daha gür ve sağlıklı olacaktır. CO2 kullanımında daha güçlü bir ışıklandırmaya ve daha güçlü bir gübrelemeye ihtiyacınız olacaktır. Hızlı bir arabanız varsa, deposunu biraz daha fazla benzinle doldurmanız gerekir de diyebiliriz. Karbondioksiti güçlü ışıklandırma ve gübreleleme ile desteklerseniz çok iyi sonuçlar alırsınız.

Karbondioksitsiz bir tankın, sizin tabirinizle Low-tech bir tankın bakımının daha kolay olacağını düşünüyorum. Bu doğru mu yoksa yanlış bir kanı mı?

Bence bakımı daha kolay olabilir. Teknik olarak karşılaşacağınız zorluk çok olmayacaktır. Yavaş gelişiyor olacaktır. Bitki seçiminiz de sınırlı olacaktır. Diğer yandan daha az zorlukla karşılaşırsınız. Daha az gübre ve daha zayıf ışığınız olacağından daha az yosunlanma problemi yaşarsınız. Ancak yüksek gübre değerleri ve ışıklandırması olan high-tech bir tankta eğer ne yaptığınızı biliyorsanız ve size tavsiye verebilecek doğru kişiler ile irtibattaysanız, herhangi bir sorun ile karşılaşacağınızı zannetmiyorum.

Öyleyse sizin tasarladığınız tanklar gibi bir tank tasarlamak isteyen birisinin, tankında CO2 kullanması mutlak olarak gerekliliktir diyebilir miyiz tüm tasarladığınız tanklar için?

%100 evet. Yıllar önce CO2 ile çalışmalarıma hız kazandırdım. Karbondioksitsiz bir tank benim beklentilerimi karşılamıyordu. Yapmak istediğim şeye ulaşamıyordum ve tatmin edici değildi.

Tekrar arkanızdaki tanka, Crimson Sky’a dönecek olursak; tasarım için niye bu bitkileri seçtiğinizden bahseder misiniz? Kendinizi yeni başlayan birinin yerine koyduğunuzda ve bir sürü bitki arasından seçim yapmanız gerektiğinde yeni başlayan biri olarak nasıl başlarsınız? Veya yeni başlayan biri olarak akvaryuma hangi bitkileri dahil edersiniz?

Yeni başlayan biri olarak bitki seçiminde hatalar yapacağınızın farkında olmanız lazım. Bitkilerin ekildikten sonra nasıl gelişeceğini biliyorsanız belki daha az hata yapabilirsiniz. Buna rağmen, bu zaten bir öğrenme süreci. Hobide yeniyseniz hiçbir şey bir kayıp değildir. Her tecrübe bir artıdır. Çabucak bitkilerin nasıl gelişeceklerini öğrenirsiniz. Bu tanktaki bitkilerin seçiminde ise; geçmişten gelen tecrübelerim bana geliştiklerinde nasıl görüneceklerini görmemi sağlayan bir vizyon yaratıyor.

Böyle bir tankı tasarlarken, bitkilerin gelişim sonrası nasıl görüneceklerini bilmek neden bu kadar önemli veya yararlı?

Bir sanatçı, paletindeki bir rengi kullandığında tualde nasıl görüneceğini anlamalıdır. Bu tabii ki bir mecaz, ama zemine bitkileri diktiğinizde; karbondioksit, gübreleme ve ışıklandırmadan sonra; geliştiklerinde toplam olarak nasıl görüneceklerini bilmeniz lazım. Bu da tecrübe ile oluyor. Dediğim gibi bizler, ne eksik ne fazla, bitkilerle sanat yaratan sanatçılarız. Tüm bitkilerin birlikte geliştiklerinde toplamda nasıl görüneceklerini anlamamız gerekiyor.

Öyleyse şunu diyebilir misiniz? İlk tasarımlarınızda belli sayıda türle sınırlı kalmanız lazım ki geliştiklerinde nasıl görüneceklerini anlayın. Ya da daha derin çalışarak her defasında farklı türleri mi tecrübe etmek gerekli?

Ne kadar çok tür denerseniz, o kadar çok tecrübe edinirsiniz. Yeni başladığım zamanlarda, yaptığım birkaç tasarımda sürekli yeni türler deniyordum. Hiçbir şey bir kayıp değildi. Hiç birşey olumsuz değildi. Sürekli öğreniyordum, tecrübe ediniyordum. Bir tankta 12, 13 hatta 14 tür bitki bakıyordum. Artık bunu yapmıyorum. Büyük bir ada tasarımında bile en fazla 7-8 tür barındırıyorum. Bu daha çok işe yarıyor.

İşe yarıyor demenizin bir sebebi var mı?

Sanırım doğadaki yataklarda ve ve sualtı bölgelerinde birlikte büyüyen ve yayılan türleri incelediğinizde; Echinodorus yataklarında veya eleocharis parvula (hairgrass) yataklarında; doğada bunu görüyoruz. Ve doğadakini taklit ettiğinizde bu size tasarımın doğru olduğunu hissettiriyor. Tank bize doğru bir tasarım olduğunu hissettiriyorsa; genelde tasarım gerçekten doğrudur. Sadece kendimizi ve bu hissi tatmin etmeye çalışıyoruz.

Yanlışsam beni düzeltin, Crimson Sky’da sadece 3 tür bitki olduğunu görüyorum. Bir tasarım için bu sayı az değil mi?

Sanırım, evet. Bu ayrı renkteki iki bant etkisi oluşturma isteğimden kaynaklanıyor. Arka plandaki kırmızı bant bitkisi alternanthera. Arka planda yüksek seviyede uzun bir bant olarak ekilmesinin sebebi gün doğumu veya batımı hissi yaratmak içindi. Ön katman ise kırmızı ile kontrast oluşturması için tamamen hairgrass sp mini ile kaplandı. Sp mini cüce bir sürüm. Ortada kullandığım tür ise basitçe kayaların yatay çizgisine dikey bir çizgi katmak için.

Üçüncü tür dediğiniz sanırım kayaların arasına ekilmiş olan bitki.

Evet burdaki bitki. Bu bölgedeki bütün çizgiler yatay. O yatay çizgilerin arasında iki ana bölgenin (hairgrass ve alternanthera bölgesi) arasına bir yol resmetmek istedim. İlk ektiğimde nasıl bir etki yaratacağını merak ediyordum ve sanırım işe de yaradı. Yarattıkları etkiyle oldukça mutluyum.

Sevdiğiniz bitki türleri var mı?

Tam olarak değil. Bitkilerle farklı evrelere giriyorsunuz aslında. Tasarımlarınızda farklı dönemlerde ilgilendiğiniz farklı türler oluyor. Bir zamanlar tasarımlarımda Hemianthus callitrichoides cuba’yı zemin bitkisi olarak çok tercih ederdim. O zamanlar en sevdiğim zemin bitkisi oydu diyebilirim. Bir zamanlarda Nature’s Chaos ve Eyes of a Child gibi çalışmalarımda bazı şeylerin etkisini azaltmak için Aponogeton crispus red kullanırdım. Sonra staurogyne repens’ı gerçekten çok kullandığım bir evreye girdim. Bir zemin bitkisi olarak çok derinlere kadar kök salabiliyordu. Bu avantajın keyfini sürdüm diyebilirim. Bu aralar stem (dal) bitkileri kullanıyorum. Daha yumuşak olan türlerini. Geçmişe şöyle baktığımda dal bitkilerle çok ilgilenmediğimi görüyorum. Kişisel olarak dal bitkilerin kullanımı konusunda tecrübemi artırmam gerektiğini düşünüyorum. Bu ilginç ve keyifli bir yolculuk diyebiliriz. Nasıl gelişecekler? Budandıklarında ne kadar gürleşecekler tekrar; ve bilirsiniz gelişimlerini gözlemlemek. Öylece kendi hallerine bıraktığınızda çok uzayabilirler veya seyrek kalabilirler. Ama budadığınızda daha gürleşir ve sıklaşırlar. Böylece daha bütünleşik, güzel ve yoğun gözükürler. Şu aralar dal bitkilerle uğraşıyorum diyebiliriz. Eminim zaman geçtikçe başka tür bitkilerle de uğraşacağım.

Bitkilerden tasarımın diğer elementi olan hardscape’e geçecek olursak; mağazanızda biraz gezindim ve açıkçası geniş yelpazede hardscape materyelleri gördüm. Sizce bir tasarımda hardscape seçiminin önemi nedir?

Kesinlikle hardscape bitkilendireceğiniz tankın tek ve en önemli unsuru. Bu mağazayı kurmadan önce hardscape bulmak için çok araştırırdım. Uygun hardscape’i bulmak gerçekten de çok zordu. Mağazadan önce herhangi bir tedarikçinin sağlayacağı hardscape Disney Land gibiydi. Çok parlak kırmızılar, derin yeşiller içeren plastik yapay materyellerdi. Bu yüzden Green Machine’i hardscape zenginliği konusunda Avrupa’daki en iyi mağaza haline getirdik diyebilirim.

Hardscape bir tankın iskeletidir. Biliyorsunuz biz iskeletin üzerinde duran bir et parçasıyız gerçekte. Eğer tankta hardscape doğru değilse, tankınız da hiçbir zaman doğru olmayacaktır ve sizi hiçbir zaman mutlu etmeyecektir. Hardscape’inizi doğru tasarlamak için zaman harcamak bu yüzden çok önemli. Bu sizi hedefinize ulaştıracaktır ve tank içinde bir sihir yaratabilmeniz için bir tılsımdır. O yüzden hardcape’in yaratacağı vurgu için titizlenirim her zaman. Doğru ağaçları seçmek önemli… Yıllar önce bir sürü ağaç bulabiliyordunuz ama büyük mopani kökleri gibi köklerdi ki kötü bulurum onları. Belki yerinde kullanıldığında doğru seçim olabilir. Örneğin Nature’s Chaos’ta böyle tipik ve geleneksel bir kök kullandım. Aradığım da oydu zaten. Ancak bugünlerde ADA Horn Wood gibi ağaçlar var ki hemen suda batıyor müthiş bir ağaç. Red moor ağacı var örneğin, oldukça doğal ve organik bir ağaç. Ağaç ve kayayı aynı anda kullanmak da hardscape’te bir vurgu yaratmak için oldukça önemli.

Yeni bir doğa akvaryumu kurmak isteyenlere kurulumları için hardscape seçimi yapmaları gerektiğinde, yekünde birlikte kullanıldıklarında güçlü bir etki bırakabilmeleri için ne tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Yeteri kadar geniş yelpazeye sahip uzman bir tedarikçiye gitmeleri olabilir. Online alışveriş de olabilir, biz de online satış yapıyoruz. Ama her zaman müşterilerimize gelip mağazamızda bizi ziyaret etmelerini öneriyorum. Çünkü burda bir hardscape pitimiz var çakıllarla dolu. Burda oturup, piti kullanıp istedikleri hardscape’i yaratmak için seçim yapabilirler. Ben de her zaman yapısal eleştirilerimle yardımcı olmaya çalışıyorum. Şahsi olarak burda gelip kendi elleriyle seçimlerini yapabilecekleri bir ürün paletimiz mevcut. Aradığınız hardscape’i yaratmak için mağazaya gelin. Kendi seçiminizi kendiniz görerek yapmanız önemli. Online alışveriş yapıyorsanız aslında şans satın alıyorsunuz. O yüzden online alışveriş yapanlara hep ihtiyaçlarından 7-8 kg fazla satın almalarını öneriyorum ki seçim yapabilsinler.

Bize çakıl pitinden bahsettiniz. Bu mağazanızda nasıl işe yarıyor?

Aslında çakıl piti basit uzunlamasına bir tahta kutu. Dibine bir akvaryumun zeminini andırması için biraz çakıl veya kum koyuyoruz. Müşterilerimiz burda bizi ziyarete geliyorlar. Kurmak istedikleri tasarım için kayaları kütükleri içine yerleştirip istedikleri hardscape’i oluşturuyor ve nasıl duracağına bakıyorlar. Çalışmalarını tamamladıklarında kurulumun bir resmini çekip, materyelleri satın alıp, mağazada yaptıkları tasarımı yeniden evlerindeki tanklarına kuruyorlar.

Mağazada müşterilerinize istedikleri tasarımı kurmalarına yardımcı oluyorsunuz diye düşünmekte haklı mıyım?

Evet, benden istendiğinde her zaman yapısal seçimlerinde yardımcı olmak için burdayım. İsterlerse kendi zevkleri ve yöntemleriyle seçim yapabilirler ama fikrime danışmak isterlerse onlara yardımcı olmak için hep mağazadayım.

Bu çeviri ve benzeri makalelerimizden haberdar olmak için bizi facebook sayfamızdan ve diğer sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir